Ak partili Belediye başkanı kaza yaptı…ak partili olmasa Önemi yok. Kazanın oluşu, yaralananlar-ölenler ve mustarip olanların hikayeleri değil de AKP li olması mühim.
Yıllardır alın teri ile üretilen ve milyonlarca araştırma paraları harcanan milli piyade tüfeğini üreten fabrikanın MKE’nin müdürü ak parti eğitimlerine katılmış. Katılmasa namusunu belki temizlerdi. Yani bu adamın partili olması herhangi bir parti için övünç kaynağı mı?.
MHP li üye kavgaya karıştı…MHP li olmasa yaptığı kavgadan dolayı ödül alacaktı. Kavganın yapılmasının sıkıntısı ya da mağdur olmanın bir önemi yok.illa da MHP li kavga etmiş. Zaten kavgacıdırlar ya.!.
CHP nin milletvekili Kadınla yakalandı. CHP li olmasa fuhuş serbest…Zaten CHP liler hep bunu yapar.!.
AK parti üyesi secdede hayatını kaybetti.(camide namazda kriz geçirip vefat eden bir Bolulu eskiden AKP ilçe yönetiminde bulunmuş)
HDP li Belediye eşbaşkanlık beyanatlarında bölücülük yaptı…CHP li aynı lafı söyleyince bölmez, sadece HDP böler…
Sünnîlerin ekolünden konuşan imam bilimde geri kalışımızı izah edemedi. Alevi dede izah edebildi mi? Bilimdeki perişanlığımızı tartışmaktansa mezheplerimizin üzerinden veryansın edelim. Kolay yol..
Doğudaki başlık parası kavgasında 2 kişi taranarak öldürüldü…Batı’nın bar kavgalarında ölenler kuş yavrularıydı herhalde…
Öğretmen öğrencisine sarkıntılık etti. İnternet sitelerinde çocuk pornosu neden yayınlanıyor, temiz zihinlere bu kir nasıl akıtılıyor hiç önemi yok.
Ensar vakfı çalışanı çocuğu taciz etti, ODTÜ mezunu seri katilmiş, ADD li avukat suçüstü yakalanınca ortalığı birbirine kattı, Zenginlerin dinden uzak Yoga hocası kursiyer kadınlara sarkıntılık etti. Vesaire vesaire vesaire…
Bu örnekleri fazlası ile daha sefihleri, daha ayrıştırıcıları ile artırmak mümkün. Ayrışmadan beslenenler var. Ne kadar ayrılık kemikleşirse o kadar taraftar sayısında ve taraftarın tarafgirliğinde artış olacaktır. O zaman ortada hisseden insanlar bir taraf olmak zorunda kalacaklardır. ”bitaraf olan bertaraf olur” değil mi? İşin içerisine biraz da memleketin bekası, dünyanın konjonktürü, dış güçlerin oyunları, çocuklarımızın geleceği, meselenin hepsine vakıf olma sorumluluğu, fedakârlık yapmadan hedefe ulaşılamayacağı gibi damardan konular girerse yapılacak iş mutlaka bir tarafta kendini göstermek olacaktır.
Başkalarını yapılan filler ve yanlış işlerden dolayı eleştirmek yerine kategorize ederek eleştirmek toplumu tam da ortasından yarıyor. İnsanlar suçlarını taraftarlı ile örtüyor, ilerletiyor ve daha da fütursuz hale gelebiliyor. Ya da iyi bir iş yapıldığında da bunun güzel hareket olarak insanlığa mal edilmesi değil küçük bir grup, hizip, parti, cemaate iliştirilmesi olabiliyor. Mefhumun muhalifi gibi de o iyi hareketi yapanların karşıtlığı toplumu da insanları da iyilikten uzaklaştırabiliyor. Enver Paşa prim yapacaksa Edirne’yi almayalım Bulgar’ın elinde kalsın diyen İstanbul paşaları gibi.
Hırsızlığın hoş görülmesi, çalışıyor ama iş de yapıyor sonucunu doğuracaktır.
Azıcık menfaatine düşkün ama Allah’ı var iş de bitiriyor
Memleketlisine sahip çıkmak için adamın çalmadığı kapı kalmıyor, elbette o milletvekili adayı olsun başkası zaten koşturmaz bizim işimize. Kurulan simbiyotik (çıkarcı) münasebet de kendi içinde yerleştikçe yerleşiyor, yayıldıkça büyüyor.
Ülkücü olsun da çamurdan olsun, devrimcinin kötüsü olmaz, solcu/sağcı alacağına sağcı/solcu olsun, bizim cemaatin elemanı yaparsa inan ki adil yapar. Sözleri ile memleketin içi kir çukuru haline gelirken sosyal yapılar da bozularak gelecek nesillere bırakılan miras sadece “borç” hanesinden oluyor.
Bir hareketin yorumlanması hususunda ayrıcı, sınıflandırıcı, kategorize edici, grupları yüceltici/alçaltıcı bir havaya sokmamak esas olmalı. İyiyi kim yaparsa “iyi”, kötüyü de kim icra ederse “kötü” dür. İyiliğin sistematik hale gelmesi de çabamız olmalıdır. Kötülüklerle karşılaşıldığında tenkit ederken de bizimkisi yaparsa çok, başkası yaparsa daha yapıcı tarzda tenkit olmalı ki ilerleme olabilsin. Hatalar düzeltilsin.
Bütün ormanı sevmek varken bir ağacın gölgesi ile mutlu olmak niye?
Dağların en zirvesine çıkılabilirken tepeciklerde manzara aramak neden?
Kocaman bir çiftlikte yaşamanın mutluluğu varken tavuk kümesinde huzur aramak niçin?
Kelebekler, kuşlar çiçekler dolu yaylalarda sağlık aramak varken kuytu bodrumlarda sıhhat dilenmek nasıl?
Biri ile, bizimkisi ile, bana göre ile, benim için ile, sizin yaptığınla, benimkisi ile uğraşmak mı? Yoksa;
Hep beraber,
Birlikte,
Cümleten,
Cümbür cemaat mi?
GÜNDEM
7 saat önceGÜNDEM
7 saat önceGÜNDEM
18 saat önceGÜNDEM
18 saat önceGÜNDEM
18 saat önceEKONOMİ
1 gün önceSAĞLIK
1 gün önce