Ne kimseyi kendime tagut edindim,
Ne kimseyi tagutlaştırdım…
Sevdiğimin eğrisine de “eğri” dedim,
Sevmediğimin doğrusuna da “doğru”…
Ne “Uçan Şeyh”in eteğine yapıştım,
Ne “Şeyh Uçuran” oldum!..
Hepimiz koskoca adam olduk,
Yani büyüdük…
O zaman “abicilik” oynamayı bırakın
artık!..
Yüzü eskiyenler, bari dillerini
yenilesin.
“Hayyt…höyyttt…”
Ederi kadar…
Ya da gideri kadar…
Hiç gerek yok.
Burnu yere düşse, eğilip almayacak kadar kendini beğenen, narzist, şımarık, sivri dilli, üstü Medine altı kerhane karakterli muptezellerden canım bağrım yandı.
Tek doğrunun “kendi aklı” olduğunu iddia edip, Türk – Islam Töresinin meşveret, istişare erdemlerini hiçe sayanlardan bıktım usandım.
Sen hıyar seviyorsun diye, ben elimde tuzlukla beklemek ve sen ağzını açınca koşmak zorunda mıyım?
Sen hıyar sevebilirsin ama benim hıyara “Hıyar” demem sana neden dokunur?
Zorla güzellik olur mu?
Evlat olsanız kimya eldiveniyle sevilirsiniz be hey zottirikler!..
Adab-ı muaşeret dairesinde ve lisan-i munasiple,
Varsa marifetin ikna et.
İkna ettiklerinle yol yürürsen,
Yol, yolcuya hoş olur…
Aksi ise boş olur.
Boş yolda lağa,luğa ancak muhabbetsizliği taçlandırır.
Öyle ya, kimin kime “eyvallah”ı var?
Ya da ne diye olsun?
Allah’ın inayeti ve Resûlünün ruhaniyeti bu yoldakilerin üzerinde olsun!..
Kadiroğlu Gazi.
EKONOMİ
Az önceEKONOMİ
Az önceGÜNDEM
8 saat önceEKONOMİ
21 saat önceGÜNDEM
21 saat önceDÜNYA
1 gün önceGÜNDEM
1 gün önce