Hüseyin Alpaslan
İnsanlar çalışacak, yine çalışacak, evlenecek, çocukları olacak, tüm zorluklar, sorunlar bitecek… Psikolojik bir durum olsa gerek tahlilini psikologlar mutlaka yapar!
Öyle olmuyor ve olmadı da!
Şimdi ne yapacaktım…
Düşündüm hani bizler düşünen canlılarız ya insanlar!
Ben, hep neyi özledim, en çok ne yapmak isteyip de neyi yapamamıştım…
Bir ayrımcılığa bir şiddete maruz mu kalacağım sorularının cevabını arayan kadınlar!
Son yıllarda hızla artan kadına şiddet olaylarının temelinde yatan sebepler neydi…
“Ayrımcılık, Çok Boyutlu Yaklaşımlar” kitabını ve bu kitabın içeriği ile ilgili kaynak birkaç makale ve tez okuyarak bilgilenmeye çalıştım.
Yaşamımızda farkında olarak veya olmayarak, ön yargılı olduğumuz, tabu haline getirdiğimiz, farklı alanlarda sadece kendi doğrularımızın olduğu, bakış açılarımızı hiç değiştiremediğimiz olgusu ile farkında olamadıklarımızın farkına varabilmek, bakış zaviyemizi üç yüz altmış dereceye ayarlayabilmek düşüncesiyle ayrımcılık konusunda bir şeyler yazma ve paylaşma sorumluluğunu hissederek bu yazıya başladım.
Bu çerçevede; kendimize bir pay çıkartacağımız, davranışlarımıza çeki düzen vereceğimiz, egolarımızdan arınabileceğimiz bir ayrımcılık analizine sahip olabilecek bireyler haline gelmemiz gerekli diye düşünüyor ve buradan hareketle konuya başlıyorum;
*Önyargı: Herhangi bir bilgi ve deneyime dayanmayan her türlü iyi veya kötü ön düşünce.
*Ayrımcılık: Ön yargıların fiili eyleme ve davranışlara dönüşmesidir.
*Kalıp yargı: Bir nesne, bir grup (Bir millet, Bir ülke, Bir hayvan vs.) hakkında önceden kolayca karar verilmesini sağlayan, dimağımızda önceden oluşturulmuş izlenimler bütünü.
*Etnosantrizm: Etnik merkezli yaklaşımlar, kendine ait bir grubun dışındakilerin davranışlarını olumsuz ve küçük görmek (Ya sev ya terk et gibi)
Bu tanımlardan sonra kısaca Türkiye’de ve içinde yaşadığımız toplumların genelinde ortaya çıkan ayrımcılık konularını özetle, başlıklar altında ve örneklerle anlatmaya çalışacağım;
*Sosyal sınıflandırma (Sosyal Ayrımcılık): İnsanların sosyal bir kimliğe sahip olmak için toplumsal bir sınıfın üyesi olması ve bu sınıfa kendini ait hissetmesidir.
Örnek: “Erkekler”,”Kadınlar”,”Aleviler”,”Askerler”,”Yaşlılar.”
Etnik köken, cinsiyet ve yaş sosyal sınıflandırmanın ana parçalarıdır.
*Yaşa dayalı ayrımcılık: İnsanların sadece yaşları yüzünden” Genç ya da Yaşlı” olarak değerlendirildikleri olgudur.
Örnek: “Gençler sorumsuzdur, a politiktir, yaşlılara karşı saygısızdır, akılları havadadır”
Yaşlılar, “kendine yetersiz, bağımlı, zayıf, çağa ayak uyduramayan, evde zaman geçirmesi gereken insanlar.”
Örnek Atasözü kalıp yargılar;
“Yaş yetmiş iş bitmiş, yaşından utan, bir ayağı çukurda.”
*Cinsiyete dayalı ayrımcılık: Toplumsal önyargı, cinsiyet rollerinin doğal, değişmez, biyolojik varlığına bağlı olduğu faraziyesine dayanır.
Aslında cinsiyette roller kültürlere göre değişir, kadın ve erkek farklılığı anlayışı, eşitsizliğin ve ayrımcılığın meşrulaştırılmasıdır.
Örnek Ön ve kalıp yargı;
“Bizim hanım evin içişleri bakanıdır” sözüyle evin dışındaki faaliyetlerini sınırlamaktır.
Bedensel cinsiyet doğuştan belirlenir, tek istisna nadir görülen hermaforidlerdir. Heteroseksüel, biseksüel, eşcinsel gibi yönelimler son 30 yılda psikiyatride hastalık sayılmamaktadır. Cinsel yönelimleri, psikiyatri karşı karşıya kaldıkları bir durum olarak değerlendirmektedir.
Cinsiyet ayrımcılıkta en kalıp yargı, “namuslu”, “namussuz” kadın ayrımıdır. Geleneksel ve inanç temelli kalıp yargılar, aynı durum için erkeğin “elinin kiri” algısını yaratırken, kadın için “namus” kavramını ortaya çıkarır.
*Irk ayrımcılığı: Etnisite, din, dil, insanın fiziki görünüşü üzerinden ayırım yapılmasıdır.
Fransız sosyolog Guilliamin’in; “Irk yoktur ama ırkçılık öldürür” sözünden ders çıkartmak gerekir.
Bugün, bilim insanları tüm ırkların bir olduğunu ve tüm insanların aynı genlerden geldiğini ortaya koyarken halen ırkçılık yapılması düşündürücüdür.
Özetle bu anlattıklarımdan kendimize batırmamız gereken bir şeyler olduğunu anlamışızdır umarım!
O zaman, ön yargılarımız ve kalıp yargılarımızı sorgulayıp, kendimizi dünyanın merkezine koymaktan vazgeçip, etrafımıza bakmakta fayda var. Hem kendi iyiliğimiz hem de diğer insanlar için…
Neticede öz cümlemiz; Ayırım yapmayarak, ayrımcılıkla yapacağınız mücadele, en başta size başkalarınca yapılacak ayrıma engel olmaktır.
Hüseyin Alpaslan
Tarihçi-Yazar
EKONOMİ
14 dakika öncePOLİTİKA
16 dakika önceEKONOMİ
25 dakika önceGÜNDEM
15 saat önceGÜNDEM
2 gün önceGÜNDEM
2 gün önceGÜNDEM
2 gün önce